4 Ekim 2017 Çarşamba

Fotoğraflar ve Simalar

LONDON-GREAT BRITAIN (1978)
     Fotoğraftaki kimseler kim?
Bilmiyorsanız yazımı okuyun ve yavaş yavaş açıklayayım.
Öncelikle bir kopya vereyim, üç isim de Türkiye siyasetine büyük damgalar vurmuş üç şahsiyet ve Necip Fazıl KISAKÜREK bu üç ismi de LONDRA'da birleşmesine vesile kişi.
Bu kadar sağcı bir başlangıçtan sonra fotoğrafakileri tanıtmaya da en sağdaki isimle başlamak istiyorum:
En sağdaki Kayseri Eski Belediye Başkanı Şükrü KARATEPE



 Namı diğer KARATEPE Başkan'la başlıyorum hikayeye.
Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na 1994'te REFAH PARTİSİ'nden seçilmesiyle başlıyor benim tanıdığım KARATEPE Efsanesi.

Türkiye'nin siyasi tarihi de, depremler tarihi gibi. Faylarında enerji birikimi olduğu yılların sonunda depremler olur, sonra yağmurlar yağar, yarıklar kapanır. Bu faylarda enerji birikimlerinin olduğu dönemlerin biri de 1993 yılıydı. O sene öyle bir seneydi ki, Eşref BİTLİS'ten Turgut ÖZAL'a; Uğur MUMCU'dan Adnan KAHVECİ'ye bir çok büyük devlet ve düşünce insanının pimini çektikleri bir seneydi '93. Bu ölümlerin ardına bir de Sivas katliamı eklenince, toplumsal bir kutuplaşmanın da tohumları atıldı.

İşte tam bu dönemde artık Muhafazakar ailelerin, bir zamanlar Necip Fazıl KISAKÜREK'in rahlesinden geçmiş, sonrasında Avrupa görmüş, okumuş çocukları yavaş yavaş belirli yerlerden kendilerini gösterip, adaletle kalkınmak (!) niyetiyle yıllardır Necmettin ERBAKAN'ın başını çektiği ve en azından cami cemaatine yeterince tanıtarak bir yerlere getirdiği bir siyasi hareketi hem değişen dünya konjonktürüne (Liberal) hem de Türkiye şartlarına uygun biçimde (Muhafazakar) şekillendirmek adına hareket etmeye başladılar. Bu kadar uzunca anlattımsa da bu dediklerime pek kulak asmayın, çünkü yukarıda bahsettiğim şeyleri Türkiye'de tam anlamıyla çözebilmiş bir Allah'ın kulu da yok, bunlar sadece konuyu bağlayabilmek adına "olabilir" diyerek konuya objektifçe ve tamamen yüzeysel bir bakışımdır.

'89 yerel seçimlerinde sadece 1 Büyükşehir kazanan REFAHYOL

 '94 yerel seçimlerinde 6 Büyükşehir kazanır.

İSTANBUL'da Recep Tayyip ERDOĞAN
ANKARA'da Melih GÖKÇEK
KAYSERİ'de Şükrü KARATEPE
KONYA'da Halil ÜRÜN
DİYARBAKIR'da Ahmet BİLGİN
ERZURUM'da Ersan GEMALMAZ


Her türlü kara propagandaya rağmen (*1) yerelden genele gelecek bir iktidarın ayak sesleridir bu durum ve yine bu kara propagandalar siyaset bilimine ve sosyal psikolojiye azıcık vakıf olan herkes tarafından bilineceği gibi önlenemez bir tırmanışın ilk adımlarına vesile olmuştur. (Acı olansa bu günün sorumlusu olarak oy veren halk hep aynı cenah tarafından suçlanır fakat bu "kara propagandacılar" o günün gazetecilerinden, hukukçularına, akademisyenlerinden askerlerine hiç kimse kendini asla suçlu ve olayların mimarı olarak addetmez)

Gelecekte "Adaletle kalkınma" adını alacak ve sonrasında kendi çocuklarını dahi yiyecek devrimcilerin ilk kazandığı seçimdir '94 Yerel seçimleri ve bu yazıyı yazdığım bu güne kadar da (2015 Haziran Seçimleri hariç) hiçbir seçimi kaybetmemiştir.

Sonrasında ne mi olur? Bu kara propaganda ekibi önce Recep Tayyip ERDOĞAN'ı ve Melih GÖKÇEK'i topun ağzına alıp manasız programlarda milletle dalga geçercesine sorular yöneltirler, mesela benim Mustafa Kemal OLCAY olarak şahsım adına en sinirimi bozanı "Büyükşehir belediye başkanı oldunuz, peki şimdi içkili mekanları kapatacak mısınız?" gibi dünyanın en ahlaksızca sorusudur.(*2) Soruyu soran şahıs şimdilerde Türk televizyonlarından defoldu gitti. O zaman böyle sormak yerine "İstanbul'da kaçak binalar ve gökdelenler, yeni imar planları hakkında neler yapacaksınız?" diye daha onurlu bir soru sorsaydı, hem gazeteciliğin ahlakına uyacak hem de Recep Tayyip ERDOĞAN'ı can evinden vuracaktı belki de! Belki de vuramayacaktı ama İstanbul'un asıl sorunu yerine böyle zırvaları sorması sonucu, aynı II.Mehmed'in İstanbul surlarına dayandığında tek dertleri "Acaba melekler erkek mi kadın mı?" sorunsalına takılan Bizanslılar kadar ahmak ve aymazdı işte o görüşler.

Fotoğrafa geri döneceğim, Şükrü KARATEPE, yani benim tanıdığım namı ile KARATEPE Başkan, işte böyle bir süreçte Kayseri'de belediye başkanlığı yaparken, bir 10 Kasım günü atarlı bir konuşma yapar. Konuşmanın hakiki sebebi bir köy muhtarının yanına gelip, "Başkan'ım seçimden önce konuşmuştuk hani ya, köyün fosseptiği patlayacak hale geldi sen hala 10 Kasım'la uğraş!" gibi laflar etmesiydi. Bu laflar üzerine zaten umduğunu Kayseri Belediye Başkanı olarak bulamayan Karatepe küplere binerek, törenden sonra katıldığı parti toplantısında "Müslümanlar, kininizi içinizde koruyun!" cümlesini sarfetmiş ve zaten kollarını açmış onları dört gözle kumpasa düşürme derdinde olanlara bayram günü doğmuştur.

İşte KARTEPE'nin sonu! O hareketten, seçim sonrası ilk seleksiyona uğrayan ve bir daha asla eski gücüne sahip olamayan ilk başkan Şükrü KARATEPE'dir.
Görevden alınmıştır ve siyasi kariyerine son verilmiştir.

Hikayenin geri kalanını bilmeseniz de olur fakat şu kadarını söylemekte fayda var, KARATEPE Başkan Kayseri'de kendi siyasetine göre iyi bir ekip kurmuştur.
Bu sayede Kayseri bir çok büyük problemini çözmüştür ve hala diğer iller tarafından gıpta ile izlenmektedir.

REFAHYOLLULARIN "İyi belediyeciyiz biz!" diyebilmeleri için Şükrü KARATEPE gibi bir çalışkan adama ihtiyaçları vardı. Şu an KARATEPE nerede mi? Recep Tayyip ERDOĞAN'ın başdanışmanlarından ve hala ölmedi. Hatta öyle ki, Anayasa Referandumu öncesi YEREL YÖNETİMLER'le ilgili bir açıklaması yüzünden MHP'yle AKP'nin ters düşmesine bile sebep oldu.(*3) Açıklamayı yine yanlı aksettirenler, yine yanlış planlar yaptı ve hala da hatalarının farkında değiller. Zaten bugün ben bu yazıyı o ahmaklar kendi hatalarının farkına varsın diye yazıyorum ama anlayanlar beri gelsin. 

Gelelim fotoğrafta ortadaki kişiye!

Evet o hep ortadaydı. Hayatı hep ortada geçti zaten. Hiç sükunetini bozmadı.
Öyle bir adamdı ki, soyadı gibi hep Gül'dü.
Ama bence ona en iyi uyabilecek şiir Paul Laurance DUNBAR'ın "WE WEAR THE MASK" şiiridir.(*4)

Türkiye'nin 11. Cumhurbaşkanı, 58. Hükümet Başbakanı, 54. Hükümet Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü, 59. Hükümet Dışişleri Bakanı bla bla bla bla bla...

İstanbul Üniversitesi İktisat Mezunu, Exeter'de yüksek lisans yapıyor zaten fotoğraf da o zamanlardan.

Bu adamı daha fazla anlatmak istemiyorum çünkü üzülüyorum şaşırıyorum ve memleketlim olması hoşuma gitmiyor.

Gelelim en soldaki şahsa! O kim sizce?
Bir gözlerine bakın?
Tanıyamadınız mı?
16 Temmuz 2016'da serbest bırakıldığında boynunda kemer izi vardı desem?
Evet. Evet aynen o! Ne güzel de tıraş olmuş değil mi sevgili okuyucu?
Hem şu yakışıklılığa bak! Hadi ama yukarı çık da bir daha bak.
Yazayım mı ismini yahu illaki?

Fotoğraf çekildiğinde üsteğmendi.

Yukarıdaki fotoğrafı çekene gelince...



Hayır hayır Tayyip ERDOĞAN'ın ne işi var İngiltere'de!
Eğitim için batıya gidenlerin hepsi ajan olmuyor mu hem?
O zamanlar Tayyip Amcamız top peşinde koşardı, top çalardı, gol atardı daha çok.
Ama eminim bir paralel evrende İETTSPOR'dan FENERBAHÇE'ye transfer oldu ve spor yorumculuğu yapıyor BAYTAHMİN programı muadili bir şeyde.

Şaka bi yana yukarıdaki fotoğrafı çeken de Fehmi KORU.

Bu da aynı günden başka bir kare:


Bu fotoğrafı da çeken Genel Kurmay Başkanımız Orgeneral Hulusi AKAR'dır. Yer HydePark.

Bu seferse soldaki şezlongda oturan Fehmi KORU.




Ve son bir fotoğraf daha...



Bu çocuklar kim?




NOTLAR

(*1)http://rusencakir.com/30-YILDAN-HATIRLADIKLARIM8-27-Mart-1994-yerel-secimleri-Medyaya-ragmen-ve-medya-sayesinde-RPnin-zaferi/5118
(*2)https://www.youtube.com/watch?v=lh-jkGIrFdU
(*3)http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/717374/Erdogan_in_basdanismani_Sukru_Karatepe_acikladi___Evet_ten_sonra_eyalet.html
(*4)https://www.poetryfoundation.org/poems/44203/we-wear-the-mask





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder